Kilo Vermeyi Engelleyen Hormonlar Hangileri?

Hormonların Zayıflama Sürecindeki Rolleri

Vücut dengemizi borçlu olduğumuz hormonlar, kilo vermek ve kilomuzu kontrol etmek için koordineli çalışan kimyasal habercilerdir.

Duygularımızdan tutun da cinsel yaşamımıza kadar hayatımızdaki her faaliyette parmağı bulunan hormonlar, iştahı ve doğrudan kilo durumunu da etkiler.

Son dönemlerde yapılan araştırmalar, yediklerimizin kalorisini hesaplamak kadar, neyi, ne zaman yediğimizin ve bu yediklerimizin hormonları nasıl etkilediğinin de önemli olduğunu göstermiştir.

Hormonal sorunlar, vücutta belli hormonlardan çok fazla ya da az olduğunda başlar. Belki beziniz hormonu aşırı üretir; belki hücrelerdeki alıcılar kötü çalışır ve hormonlarla olması gerektiği gibi birleşemez.

Belki de yediğimiz besinlerden kaynaklı olarak hormonlar sinyalleri yanlış algılayıp, yanlış hormonun salgılanmasını sağlıyordur. Bu gibi hormonal fırtınalar vücudumuzdaki bütün dengeleri değiştirir.

Yazıda kilo vermek ve kilomuzu kontrol etmek için bize hizmet eden hormonların uygun seviyede çalıştıklarında ya da dengeleri değiştiğinde, vücudumuzda ne gibi değişikliklerin meydana geldiği ve bu hormonları düzgün çalıştırabilmek için yapılması gerekenler anlatılacaktır.

Kilo Verdiren ve Aldıran Hormonlar

kilo verirken hormonlar nasıl çalışır

İnsülin

İnsülin, pankreasta beta hücreleri tarafından üretilen bir hormondur. Gün boyunca az miktarlarda, yemeklerden sonra ise fazla salgılanır.

İnsülin, hücrelerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar. Aynı zamanda vücutta yağları depolamayı sağlayan ana hormondur. Yediklerimizi enerjiye dönüştüren insülin, fazla yediğimizde ise kullanamadığı artan enerjiyi yağ olarak depo eder.

İnsülin direncini mutlaka duymuşsunuzdur. Zira, son zamanlarda obezitenin yaygınlaşmasıyla çok sık rastlanan bir sorun olmaya başladı.

İnsülin direnci, karaciğer, kas, yağ dokusu gibi dokularda insülin hormonuna karşı duyarsızlık sonucunda ortaya çıkıyor ve tip II diyabetin oluşmasına zemin hazırlıyor.

Kronik yüksek insülin düzeyleri obezite gibi birçok sağlık sorununu da tetikliyor. Aşırı yemek, şeker, karbonhidrat ve fast-food ağırlıklı beslenme insülin direncinin oluşmasına neden oluyor.

İnsülin direncinin olup olmadığını öğrenmenin yolu bir doktora gidip tahlil yaptırmaktan geçiyor. İnsülin direnci oluşmaması, insülin seviyesini normal düzeyde tutarak, insülin duyarlılığını artırmak için aşağıdaki ipuçlarına göz atın.

  • Şekeri en aza indirin. Fruktoz ve sakkaroz, insülin seviyesini aşırı yükselterek, insülin direncini tetikler.
  • Karbonhidrat alımını azaltın ve sağlıklı karbonhidrat içeren gıdaları tercih edin. Özellikle nişasta içerikli karbonhidratlar, kan şekerini ani yükseltir.
  • Proteinle beslenmeye özen gösterin. Kısa vadede proteinli yiyecekler insülin seviyesini yükseltse de, uzun vadede insülin direncinin azalmasına ve karın yağlarının yakılmasına yarar.
  • Omega 3 gibi sağlıklı yağlar içeren yiyecekleri tüketin. En çok balıktan elde edilebilecek omega 3 yağ asitleri, ceviz, kabak çekirdeği, semizotu, ıspanak, soya fasulyesi, keten tohumu gibi gıdalarda bulunur.
  • Düzenli egzersiz yapın. Yapılan bir araştırmada egzersiz yapan kadınların insülin duyarlılığında iyileşme gözlenmiştir.
  • Yeterince magnezyum alın. İnsülin direnci olan insanlarda genellikle magnezyum düşüktür ve magnezyum takviyeleri insülin duyarlılığını geliştirir. Ispanak, kabak çekirdeği, yeşil fasulye, soya fasulyesi, susam, kaju, badem, esmer pirinç magnezyum bakımından zengin gıdalardır.
  • Yeşil çay için. Yeşil çay, kan şekeri seviyesini düşürür.

Leptin

Leptin, yağ hücreleri tarafından üretilir. “Tokluk hormonu” olarak adlandırılır ve beynimize doyduğunu söyleyen hormondur.

Vücudumuz leptin salgılamazsa, beynin iştah kısmını yöneten hipotalamusa sinyaller gitmez ve doyduğumuzu düşünmeden sürekli yeriz.

Obez insanların kanlarında leptin seviyeleri çok yüksektir, hatta normal insanlarınkinden 4 kat daha fazladır. Bu kadar yüksek leptine sahip olmak, beynin leptine karşı duyarsızlaşmasına ve sonucunda leptin direncinin oluşmasına neden olur.

Leptin direnci oluştuğunda leptin sinyalleri bozulur ve yemeği durdurmak için hipotalamusa sinyal gitmez. Leptin direncini kırmak ve leptin duyarlılığını artırmak için birkaç ipucu:

  • Yeterince uyuyun. Leptin hormonu en fazla uykuda gece saat 2-5 arasında salgılanır. Yetersiz uyku leptin seviyesini düşürerek, iştahı artırır.
  • Glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenin. İnsülin seviyesini dengede tutan bu yiyecekler, leptin direncini kırmaya da yardımcı olur. 
  • İşlenmiş gıdalardan uzak durun. Bu tür gıdalar leptin direnci oluşmasının baş sorumlusudur.
  • Hareketi ihmal etmeyin. Düzenli egzersiz leptin salgılanmasına ve leptin direncinin kırılmasına yardımcı olur.

Ghrelin

Leptin “tokluk hormonu”ysa, ghrelin de “açlık hormonu” olarak adlandırılır. Leptin “yeter artık doydun” diye beyne sinyal göderir, ghrelin ise “acıktın artık yemek yemelisin” der. Ghrelin mide, on iki parmak bağırsağında üretilir.

Yemeklerden önce ghrelin seviyeleri yükselir, yemeklerden sonra azalır. Özellikle açlık durumunda, yemek üzereyken ve lezzetli bir şeyler düşündüğümüzde mide ghrelin salgılar.

Ghrelin hormonu beslenmeden etkilenir. Yapılan araştırmalar obez insanların kilo verdikten sonra ghrelin seviyelerinin arttığını göstermiştir. Kilo verdikten sonra kiloyu koruyamamanın en büyük nedeni budur.

Ghrelin hormonunun işlevini geliştirmek için birkaç ipucu:

  • Şekerden uzak durun. Yüksek fruktozlu mısır şurubu ve özellikle yemeklerden sonra yenilen tatlılar, ghrelin tepkisini bozabilir.
  • Her yemekte proteinli gıda almaya dikkat edin. Protein açısından zengin olması gereken öğün ise kahvaltıdır. Kahvaltıda proteinle beslenmek gün boyunca daha tok hissetmenizi sağlayacak.

Kortizol

Kortizol böbrek üstü bezleri tarafından üretilen bir hormondur. “Stres hormonu” olarak bilinir ve stres algıladığında salgılanır.

Diğer hormonlar gibi hayatta kalmak için çok önemlidir ve kortizol yüksek seviyede salgılandığında kilo alımına yol açar.

Kadınların daha stresli yapıları olduğu düşünüldüğünde, bu hormonun en çok kadınlarda yüksek seviyelerde olması yadırganamaz herhalde.

Strese neden olan durum ortadan kalkınca, kortizol, vücuda sindirime yeniden başlamasını komut eder. Kortizolün kan şekeri üzerinde özellikle vücudun yakıtı kullanma şekliyle ilgili devasa etkisi vardır.

Kortizol, karşı karşıya olduğu zorluk türüne bağlı olarak, vücuda yağ, protein veya karbonhidratlardan hangisini ve ne zaman yakacağını söyler.

Kortizol, yağları alıp kaslara götürür veya kasları parçalayıp daha fazla enerji elde etmek için onları glikojene dönüştürür.

Tek parçaladığı kaslar değildir. Aşırı kortizol kemiklere ve cilde de zarar verir. Osteoporoz, kolay yaralanma ve deride çatlaklara neden olur.

Sıkı ve düşük kalorili diyetler -deneyenler bilir- vücutta stres meydana getirir. Bir çalışmada düşük kalorili diyet yapanların kortizol seviyeleri, normal bir diyeti uygulayanlara göre daha yüksek çıkmıştır.

Kortizol seviyelerinizin yoldan çıkmaması ve normal düzeylerde kalması için stres zamanlarında dengeli beslenme stratejileri ile vücudunuzu destekleyebilirsiniz. İşte ipuçları:

  • Dengeli beslenin. Kilo vermeye çalışıyor olsanız bile çok düşük kalori almayın. Her gıdadan az miktarda yemeye çalışın.
  • Yeterli uyuyun. Yapılan çalışmalar uyku düzeni olmayan insanların kortizol seviyelerinin yükseldiğini göstermiştir.
  • Kafeini günde 200 mg ile sınırlayın.
  • İşlenmiş gıdalar ve rafine tahıllardan uzak durun.
  • Müzik dinleyin. Müzik ruhun gıdasıdır diye boşuna dememişler. Müzik dinlemek, stresi azaltır ve kortizol seviyesini dengede tutar.

Büyüme Hormonu

Beyinde hipotalamusun altındaki hipofiz bezinde üretilir. Bağışıklığı artırırken kemiklerin ve diğer vücut dokularının gelişmesinde muazzam bir rol oynar.

Büyüme hormonu, yağ depolarından yararlanmaya yardımcı olur. Yağ hücrelerinin ayrıştırılmasını, trigliseritleri yakmayı sağlar. Ayrıca yağ hücrelerini, kan dolaşımında gezinen yağları emmekten ve onlara tutunmaktan vazgeçirir.

Büyüme hormonu eksikliği özellikle çocuklukta zararlı olabilecek ciddi bir durumdur. Yeterli büyüme hormonu olmayan çocuklar, kısa kalırlar, cinsel gelişimleri gecikir. Büyüme hormonu seviyesini geliştirmek için yapılacaklar:

  • Çok fazla düşük kalite karbonhidratla beslenmek, insülin seviyesinin yükselmesine yol açarak, büyüme hormon seviyesini baskılar. Proteinle beslenerek büyüme hormonunun salgılanmasına yardımcı olabilirsiniz.
  • Egzersiz yapmak, büyüme hormonunun glikozdan kaçınmasına, bunun yerine yağ yakmasına olanak sağlar.
  • İyi uyku ve dinlenme büyüme hormonu seviyesini artırmanın diğer bir yoludur. Çünkü büyüme hormonu uykuda salgılanır.

kilo verdiren hormon

Tiroit

Kelebek biçimindeki tiroit bezinin, boyunda soluk borusunun hemen yanında birer lobu vardır. Tiroit hormonları vücudumuzda binlerce fonksiyonu yerine getirir.

Tiroit hormonları çok yükselerek ya da çok düşerek dengesizleştiğinde, tüm vücuttaki kimyasal reaksiyonlar bozulur.

Normalden daha az aktif olan tiroit, enerjinizi düşürüp kilo almaya yol açar. Hipotirodizm olarak adlandırılan bu durumda, kendinizi halsiz hisseder ve beslenmeye bağlayamayacağınız şekilde kilo almaya başlarsınız.

Hipotiroidin en yaygın nedeni; bağışıklık sisteminin tiroide saldırısıdır ve kadınlarda erkeklere oranla 7 kat daha fazla görülen bir hastalıktır.

Hipotiroide bakarak bunun tam tersi olan hipertirodizmin kilo açısından iyi olduğunu düşünebilirsiniz. Tiroit bezleri hızlı çalıştığından dolayı aşırı kilo verme gibi bir yan etkisi olan bu rahatsızlıkta kalbiniz hızlı atar, sıcaklığa tahammülünüz kalmaz ve çabuk yorulabilirsiniz.

En iyisi tiroit dengesini korumaya çalışmaktır. Bunun için bir endokrinoloji uzmanıyla görüşüp, siz de tiroit olup olmadığını öğrenmelisiniz.

Tiroit fonksiyonlarını iyileştirmek için neler yapabilirsiniz?

  • Omega 3 yağ asitlerinin tiroit fonksiyonlarını düzenleyici özelliği vardır. Balık gibi omega 3 kaynaklarına yönelin.
  • Bitkisel protein kaynağı olan kuru baklagiller ve tam tahıllı gıdalarla beslenin.
  • E vitamini, çinko ve selenyum bakımından zengin gıdalar tüketin.
  • Ay çekirdeği, badem, ıspanak, pazı, kara lahana, toz acı biber, kuşkonmaz, fındık yağı, aspir yağı, sarımsak, yer fıstığı en çok E vitamini bulunan kaynaklardır.
  • Ispanak, mantar, kuzu eti, sığır eti, susam, kabak çekirdeği, yoğurt gibi besinlerde bolca çinko bulunur.
  • Balıklar, hindi eti, göğüs tavuk eti, kırmızı et, yumurta, yulaf, tahıllar selenyum içeren gıdalardır.

Östrojen

Kadın üreme sisteminde görevi olan östrojen, yumurtalıklar ve böbrek üstü bezleri tarafından üretilir. Östrojenin bir kadının tüm gelişimini çocukluktan yetişkinliğe yönetmesinin yanı sıra, kan yağları, sindirim enzimleri, su tuz dengesi, kemik yoğunluğu, kalp fonksiyonları, hafıza ve diğer fonksiyonlar üzerinde de etkisi vardır.

Östrojenin çok yüksek ve çok düşük değerlerde üretilmesi kilo alımına neden olur. Östrojen değerleri, yaş, diğer hormonların çalışması ve genel sağlık durumuna bağlıdır.

Ergenlikten itibaren üreme dönemlerinde doğurganlığı korumak için östrojen değerleri yüksektir ve buna bağlı olarak vücut yağ depolama eğilimindedir. Bu eğilim gebelik döneminde de görülür.

Araştırmalar obez kadınların normal kilolu kadınlara göre daha yüksek östrojen seviyelerine sahip olduğunu tespit etmiştir. Aynı zamanda çevresel faktörler de östrojen seviyelerini etkilemektedir.

Menopoz döneminde östrojen üretimi azalır, buna bağlı olarak karın, kalça ve uyluk bölgesinde yağ depolanması başlar. Bu da insülin direncini artırır ve hastalık riskini güçlendirir.

Yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları östrojen seviyelerini dengelemeye yardımcı olur.

  • Östrojen seviyesini dengelemek için lif bakımından zengin gıdalar yemelisiniz.
  • Sebze ve turpgillerin östrojen üzerinde yararlı etkileri vardır.
  • Kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda, keten tohumunun östrojen seviyelerini dengede tutmaya yardımcı olduğu tespit edilmiştir.
  • Fiziksel aktivite kadınlarda östrojen seviyelerini normal düzeyde tutar.

hormon bozukluğu kilo yaparmı

Nöropeptid Y(NPY)

Nöropeptid Y, beyin ve sinir sistemi hücreleri tarafından üretilen bir hormondur. Pek dost canlısı bir hormon olduğu söylenemez, çünkü ghrelin yani açlık hormonu tarafından aktif edilir, yeme isteğine yol açar ve yağ depolanmasını teşvik eder.

Özellikle karbonhidrat tüketiminin arttığı dönemlerde, açlık ya da gıda yoksunluğu olduğu zamanlarda iştahı uyarır.

Nöropeptid Y seviyeleri stresli dönemlerde yükselirken, aşırı yemek ve yağ depolanmasını sağlar. NP beyinde ve karın yağ hücrelerinde oluşturulur ve yeni yağ hücrelerinin oluşumunu da kışkırtır.

NPY seviyelerini düşürmek için neler yapabilirsiniz?

  • Yeterli derecede protein yiyin. Az protein almak, açlığa yol açar, böylece NPY salınımı artar, gıda alımı ve kilo alımı artar.
  • Çok uzun süre aç kalmayın. Uzun süren açlık NPY düzeylerini artırır.
  • Probiyotik gıdalarla beslenmek, bağırsaktaki yararlı bakterileri faaliyete geçirir ve NPY seviyelerini azaltır.

Glukagon benzeri peptid 1 (GLP-1)

GLP-1, besin bağırsaklara girdiğinde, bağırsaklarda üretilen bir hormondur. Özellikle karbonhidrat ve yağ yediğinizde ince bağırsağınızda oluşturularak, pankreasın glukagon üretmeyi durdurmasını ve insülin üretmeye başlamasını teşvik eder.

GLP-1 iştahı düşük tutarak sindirimi de yavaşlatır. GLP-1 kan şekeri seviyelerini stabil tutmada önemli bir rol oynar.

Beyindeki iştah merkezi üzerinde etkilidir ve midenin boşalmasını yavaşlatarak tokluk hissini artırır. GLP-1 seviyelerini geliştirmek için öneriler:

  • Balık, süt, yoğurt gibi yüksek proteinli gıdalar insülin duyarlılığını artırarak GLP-1 seviyesine etki eder.
  • Ispanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeleri tüketen kadınların GLP-1 seviyelerini kontrol altında tuttuğu ve daha kolay zayıfladığı fark edilmiştir.
  • Çalışmalar probiyotik gıdaların tüketilmesinin gıda alımını azalttığı ve GLP-1 seviyelerini artırdığını göstermiştir.

Kolesistokinin(CCK)

Kolesistokinin, GLP-1 gibi bağırsak hücrelerinde üretilen bir tokluk hormonudur. Doğal bir iştah baskılayıcıdır. Özellikle lif ve protein yediğinizde ince bağırsağın üstüne yakın bir yerde oluşturulur ve beyne artık aç olmadığını bildirir.

CCK hormonunu geliştirmek için öneriler:

  • Her yemekte proteinli gıda yemeye dikkat edin.
  • Sağlıklı yağlar CCK salınımını tetikler.
  • Lifli gıdalar tüketmek CCK seviyelerini artırır.

Peptid YY(PYY)

PYY, iştahı kontrol eden bir bağırsak hormonudur. Karın bir yemekten sonra genişlediğinde salgılanır ve esasen NPY’nin hareketini engelleyerek iştahı azaltır.

Kolon hücreleri tarafından salınır. PYY gıda alımını ve obeziteyi azaltma konusunda önemli rol oynayan bir hormondur. Uzun süren açlık ve oruç durumları PPY seviyelerini düşürür. PPY’nin etkisi diğer bağırsak hormonlarından uzun sürer.

Yedikten yaklaşık 30 dakika sonra tırmanmaya başlar ve sonrasında iki saate kadar yüksek kalır. PYY seviyelerini geliştirmek için öneriler:

  • Kan şekerini dengede tutmak için işlenmiş gıdalar ve karbonhidratlardan uzak durmalısınız. Yüksek kan şekeri PYY etkilerini bozabilir.
  • Hayvan ya da bitkisel kaynaklı proteinle beslenin.
  • Bol bol lifli gıda tüketin.

Testosteron

Testosteron erkeklik hormonudur. Kadınlar da ayrıca daha düşük seviyelerde testosteron (15-70 ng / dL) oluştururlar. Testosteron yağ yakmaya yardımcı olur, kemikleri ve kasları güçlendirir ve libidoyu iyileştirir.

Kadınlarda, yumurtalıkta testosteron üretilir. Yaş ve stres kadınlarda testosteron düzeylerini önemli ölçüde azaltabilir.

Testosteron seviyesinin düşük olması, kemik yoğunluğu kaybı, kas kütlesi kaybı, obezite ve depresyona neden olur. Bu, daha fazla yağ birikimine yol açan stres ve iltihabı artırır. Testosteron seviyelerini kontrol etmek için;

  • Keten tohumu, kuru erik, kabak çekirdeği, kepekli tahıllar vb. gibi lif açısından zengin gıdalar yiyin.
  • Testosteron seviyelerini iyileştirmeye ve metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olmak için düzenli olarak egzersiz yapın.
  • Kabızlığı önlemek için C vitamini, probiyotikler ve magnezyum takviyeleri alın.
  • Karaciğer ve böbreğe potansiyel olarak zarar verebileceğinden alkol tüketmekten kaçının.
  • Testosteron seviyelerini iyileştirmek için çinko ve protein takviyeleri alın.

Progesteron

Progesteron ve östrojen hormonları, vücudun düzgün çalışmasına yardımcı olmak için dengede olmalıdır.

Progesteron seviyesi, menopoz, stres, doğum kontrol haplarının kullanımı veya vücutta östrojene dönüşen antibiyotik ve hormon içeren gıdaların tüketimi nedeniyle düşebilir. Sonuçta kilo alımı ve depresyon ile sonuçlanabilir.

  • Hangi doğum kontrolünün sizin için en iyi seçenek olacağı konusunda uzmana başvurun.
  • İşlenmiş et tüketmekten kaçının.
  • Düzenli egzersiz yapın.
  • Derin nefes alma egzersizleri yapın.
  • Stresten uzak durun.

Melatonin

Melatonin, sirkadiyen ritmin korunmasına yardımcı olan, epifiz bezi tarafından salgılanan bir hormondur. Melatonin seviyeleri akşamdan gece geç saatlere ve sabahın erken saatlerinde yükselmeye eğilimlidir. Karanlık bir odada uyurken, melatonin seviyeleri yükselir ve vücut ısısı düşer. 

Bu olduğunda, vücudun iyileşmesine yardımcı olan, vücut kompozisyonunu geliştiren, yağsız kas oluşturmaya yardımcı olan ve kemik yoğunluğunu artıran büyüme hormonu salınır.

Ancak sirkadiyen ritmi bozulursa, vücudumuzun iyileşmesine yardımcı olmak için yeterli uyku veya gerekli karanlık elde edilemez. Bu, nihayetinde inflamasyona bağlı kilo alımına yol açacak olan stresi artırır. Melatonin seviyesini düzenlemek için;

  • Karanlık bir odada uyuyun.
  • 7-8 saat uyuyun.
  • Gece geç saatlerde yemek yemeyin.
  • Yatmadan önce cep telefonu ve bilgisayar gibi tüm elektronik aletleri kapatın.
  • Süt ve süt ürünleri gibi proteinli gıdalar, triptofan içerdiklerinden melatonini uyarmaya yardımcı olur.
  • Muz ayrıca melatonin üretimini artıran amino asit triptofan içerir.

Glukokortikoidler

İnflamasyon, iyileşme sürecinin ilk adımıdır. Bununla birlikte, kronik inflamasyon istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Kilo alımı da bunlardan biri. Glukokortikoidler inflamasyonu azaltmaya yardımcı olur. Glukokortikoidler ayrıca vücutta şeker, yağ ve protein kullanımını düzenler. 

Glukokortikoidlerin yağ ve protein yıkımını artırdığı, ancak bir enerji kaynağı olarak glikoz veya şeker kullanımını azalttığı bulunmuştur.

Böylece, kandaki şeker seviyeleri vücutta insülin direncine yol açar. İnsülin direnci de tedavi edilmezse obeziteye ve hatta diyabete yol açar.

  • Vücuttaki iltihabı azaltmak için fiziksel ve zihinsel stresi azaltın.
  • İnflamasyonu azaltmak için taze, yapraklı sebzeler, meyveler, yağsız protein ve fındık, tohumlar, zeytinyağı, balık yağı vb. sağlıklı yağlar yiyin.
  • 7-8 saat uyuyun.
  • Her gün 3-4 litre su için.
  • Zihinsel ve fiziksel olarak formda kalmak için düzenli olarak egzersiz yapın.
  • Sevdiklerinizle zaman geçirin.
  • Depresyon, anksiyete vb. sorunlarınız varsa çözmek için doktora gidin.
  • Vücuttaki iltihabı artırma eğiliminde oldukları için şok diyetlerden uzak durun.

Hormonlar iştahı artırmak, azaltmak ve yağ depolayıp yakma konusunda birlikte çalışır. Hayatta yaptığınız her seçim bu çok karışık kimyayı etkiler; nerede yaşadığınız, ne kadar uyuduğunuz, çocuklarınızın olup olmaması, egzersiz yapıp yapmadığınız…

Hormon sistemimiz düzgün çalışmıyorsa kilolarımızla başınız dertte olabilir. Yukarıda saydığımız diyet ve yaşam tarzı önerileri hormonlar üzerinde olumlu etkiye sahiptir ve bunu değiştirmek tamamen sizin elinizde!

Yazıyı Paylaşın!!!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir