Otoimmün Hastalıklar Nelerdir? Otoimmün Diyeti Nasıl Yapılır?

Otoimmün hastalık, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücuda saldırdığı bir durumdur.

Bağışıklık sistemi normal olarak bakteriler ve virüsler gibi mikroplara karşı koruma sağlar. Yabancı işgalcileri fark ettiği zaman, onlara saldırmak için savaş hücreleri ordusu gönderir.

Normalde, bağışıklık sistemi yabancı hücreler ile kendi hücreleri arasındaki farkı bilir.

Bir otoimmün hastalıkta, bağışıklık sistemi vücudun bir bölümünü – eklemler veya cilt gibi – yabancı olarak algılar. Sağlıklı hücrelere saldıran otoantikorlar adı verilen proteinleri serbest bırakır.

Bazı otoimmün hastalıklar sadece bir organı hedef alır. Örneğin; Tip 1 diyabet pankreasa zarar verir. Lupus gibi diğer hastalıklar tüm vücudu etkiler.

Bağışıklık sistemi vücuda neden saldırır?

Doktorlar, bağışıklık sisteminde teklemeye neden olan şeyleri bilmiyorlar. Yine de bazı kişiler diğerlerinden daha fazla otoimmün hastalığa yatkın olabilir.

Kadınlar, otoimmün hastalıklardan erkeklere kıyasla yaklaşık 2-1 oranında etkilenir- kadınların yüzde 6.4’ü, erkeklerin yüzde 2.7’si. Genellikle hastalık bir kadının ergenlik yıllarında başlar (14 ila 44 yaş arası).

Bazı otoimmün hastalıklar bazı etnik gruplarda daha sık görülür. Örneğin lupus, Afrikalı-Amerikalıları daha fazla etkiler.

Multipl skleroz ve lupus gibi bazı otoimmün hastalıklar ailelerde görülür. Her aile bireyi mutlaka aynı hastalığı olmaz ancak otoimmün hastalığa yatkın olur.

Otoimmün hastalıkların görülme sıklığı arttıkça, araştırmacılar enfeksiyonlar gibi çevresel faktörlerden şüphelenmekte ve kimyasallara veya çözücülere maruz kalma olaylarının da etkili olduğunu düşünmekteler.

Modern besinler başka bir şüphe unsurudur. Yüksek yağlı, yüksek şekerli ve yüksek oranda işlenmiş gıdalar yemek, iltihap ile bağlantılıdır ve bu da bağışıklık tepkisini ortaya çıkarabilir. Ancak, bu kanıtlanmamıştır.

Bir başka teori hijyen hipotezi olarak adlandırılır. Aşılar ve antiseptikler nedeniyle günümüz çocukları çok fazla mikroba maruz kalmamaktadır. Mikropla tanışmadıklarından dolayı bağışıklık sistemi zararsız maddelere aşırı tepki verebilmektedir.

En Çok Görülen Otoimmün Hastalıklar

80’den fazla farklı otoimmün hastalık vardır. İşte en yaygın olanları…

Tip 1 diyabet

Pankreas, kan şekeri seviyelerini düzenleyen insülin hormonu üretir. Tip 1 diyabet, immün sistem ve pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eder.

Yüksek kan şekeri kan damarlarına, ayrıca kalp, böbrekler, gözler ve sinir organlarına zarar verebilir.

Romatoid artrit (RA)

Romatoid artrit (RA) , bağışıklık sisteminin eklemlere saldırmasıdır. Bu saldırı eklemlerde kızarıklık, sıcaklık, ağrı ve sertliğe neden olur.

İnsanları yaşlandıkça etkileyen osteoartirden farklı olarak, RA 30’lu yılların başında kendini gösterebilir.

Sedef hastalığı / psoriatik artrit

Deri hücreleri normalde büyür ve artık ihtiyacı olmadığında dökülür. Sedef hastalığı cilt hücrelerinin çok hızlı çoğalmasına neden olur. Ekstra hücreler birikir ve deride pul veya plak denilen kırmızı, pullu yaralar oluşturur.

Sedef hastalığı olan kişilerin yaklaşık yüzde 30’unda eklemlerde şişme, sertlik ve ağrı görülür. Hastalığın bu şekline psoriatik artrit denir.

Multipl skleroz

Multipl skleroz (MS) sinir hücrelerini çevreleyen koruyucu kaplama olan miyelin kılıfa zarar verir. Miyelin kılıfına verilen zararlar beyin ve vücut arasındaki mesajların iletimini etkiler.

Bu hasar, uyuşukluk, halsizlik, denge sorunları ve yürüme sorunlarına yol açabilir. Hastalık, farklı oranlarda ilerleyen çeşitli biçimlerde oluşur.

MS hastalarının yaklaşık yüzde 50’si hastalığa yakalandıktan sonra 15 yıl içinde yürüme konusunda yardıma ihtiyaç duyar.

Sistemik lupus eritematosus (lupus)

1800’lü yıllarda doktorlar ilk önce lupus hastalığını, ürettiği döküntü nedeniyle cilt hastalığı olarak tanımlamış olsa da eklem, böbrek, beyin ve kalp de dahil olmak üzere birçok organı etkilemektedir.

Eklem ağrısı, yorgunluk ve kızarıklıklar en sık karşılaşılan belirtiler arasındadır.

İnflamatuar bağırsak hastalığı

İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD) bağırsağın astarında iltihaba neden olan koşulları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Her IBD tipi, GI sisteminin farklı bir bölümünü etkiler.

– Crohn hastalığı, GI yolunun ağızdan anüse kadar herhangi bir bölümünü etkileyebilir.

– Ülseratif kolit, sadece kalın bağırsağın (kolon) ve rektumun astarını etkiler.

Addison hastalığı

Addison hastalığı, kortizol ve aldosteron hormonları üreten adrenal bezlerini etkiler. Bu hormonlardan çok azına sahip olmak vücudun karbonhidratları ve şekeri kullanmasını ve depolamasını etkileyebilir.

Belirtileri zayıflık, yorgunluk, kilo kaybı ve düşük kan şekerini içerir.

Graves hastalığı

Graves hastalığı boynundaki tiroid bezine saldırır ve hormonların çoğunu üretmesine neden olur. Tiroid hormonları vücudun enerji kullanımını veya metabolizmasını kontrol eder.

Bu hormonların çok fazla olması, vücudun faaliyetlerini hızlandırarak sinirlilik, hızlı bir kalp atışı, ısıya dayanıksızlık ve kilo verme gibi belirtilere neden olur.

Bu hastalığın sık görülen bir belirtisi ekzoftalmi denilen gözlerin şişmesidir. Graves hastalarının % 50’sini etkiler.

Sjögren sendromu

Bu durum eklemlerde ve ayrıca gözlerde ve ağızda yağlanan bezlere saldırma durumudur. Sjögren sendromunun belirleyici semptomları eklem ağrısı, kuru gözler ve ağız kuruluğudur.

Hashimoto tiroiditi

Hashimoto tiroiditi, tiroid hormonu üretimini yavaşlatır. Semptomlar kilo alımı, soğuk algınlığı, yorgunluk, saç dökülmesi ve tiroit şişmesi ( guatr ) sayılabilir.

Miyasteni gravis

Miyastenia gravis beyindeki kasları kontrol etmeye yarayan sinirleri etkiler. Bu sinirler bozulduğunda, sinyaller kasları hareket ettirmeye yönlendirmez.

En sık rastlanan semptom, kas güçsüzlüğü olup, aktivite ile daha da kötüye gider ve dinlenme ile iyileşir. Genellikle yutma ve yüz hareketlerini kontrol altına alan kaslar etkilenir.

Vaskülit

Vaskülit, bağışıklık sistemi kan damarlarına saldırdığında olur. İnflamasyon atardamarları ve damarları daraltır ve onlardan daha az kan akışı sağlar.

Pernicious anemi

Bu durum, intrensek faktör adı verilen ve bağırsakların yiyeceklerden B12 vitaminini emmesine yardım eden bir proteini etkiler. Bu vitamin olmadan, vücutta yeterince kırmızı kan hücresi yapılamaz.

Pernicious anemi daha yaşlı erişkinlerde daha yaygındır. Genel olarak insanların yüzde 0,1’ini, ancak 60’ın üzerindeki insanların yaklaşık yüzde 2’sini etkiler.

Çölyak hastalığı

Çölyak hastalığı olan insanlar, buğday, çavdar ve diğer tahıl ürünlerinde bulunan bir protein olan gluten içeren yiyecekleri yiyemez. Gluten bağırsakta olduğunda, bağışıklık sistemi ona saldırır ve iltihaba neden olur.

Bir çok insanın glutene duyarlılığı vardır, bu otoimmün bir hastalık değildir ancak ishal ve karın ağrısı gibi benzer belirtilere sahip olabilir.

Otoimmün Hastalıkların Belirtileri

Birçok otoimmün hastalığın erken belirtileri çok benzerdir:

– Yorgunluk

– Kas ağrısı

– Şişme ve kızarıklık

– Düşük ateş

– Odaklanmada zorluk

– El ve ayaklarda hissizlik ve karıncalanma

– Saç kaybı

– Deri döküntüleri

Bireysel hastalıkların kendi benzersiz belirtileri de olabilir. Örneğin, tip 1 diyabet, aşırı susama, kilo vermeye ve yorulmaya neden olur. IBD karın ağrısı, şişkinlik ve ishale neden olur.

Sedef hastalığı veya RA gibi otoimmün hastalıklarla semptomlar önce ortaya çıkar ve sonra gider. Belirtilerin görüldüğü dönemlere “alevlenme” denir. Belirtilerin kaybolduğu dönemlere ise “remisyon” denir.

Ne zaman bir doktora gitmelisiniz?

Otoimmün hastalık belirtileriniz varsa bir doktora gitmelisiniz. Sahip olduğunuz hastalığın türüne bağlı olarak bir uzmana gitmek daha iyidir.

– Romatologlar romatoid artrit ve Sjögren sendromu gibi eklem hastalıklarını tedavi eder.

– Gastroenterologlar çölyak hastalığı ve Crohn hastalığı gibi GI yolu hastalıklarını tedavi eder.

– Endokrinologlar, Graves ve Addison hastalığı da dahil olmak üzere bezlerin durumunu tedavi eder.

– Dermatologlar sedef hastalığı gibi cilt durumlarını tedavi eder.

Otoimmün hastalıkları teşhis eden testler

Çoğu otoimmün hastalık için teşhis koyabilecek tek bir test yoktur. Doktorunuz sizi teşhis etmek için çeşitli testleri ve semptomların değerlendirmesini kullanacaktır.

Antinükleer antikor testi (ANA) semptomları bir otoimmün hastalığı işaret edenlerde kullanılan ilk testtir. Olumlu sonuç, muhtemelen bu hastalıklardan birine sahip olduğunuz anlamına gelir ancak tam olarak hangisinin olduğunu doğrulamaz.

Diğer testler, bazı otoimmün hastalıklarda üretilen spesifik otoantikorları araştırır. Doktorunuz ayrıca bu hastalıkların vücutta oluşturduğu iltihabı kontrol etmek için testler yapabilir.

Otoimmün hastalıklar nasıl tedavi edilir?

Otoimmün hastalıklar tedavi edilemez ancak aşırı aktif bağışıklık tepkisini kontrol edebilir ve inflamasyonu indirgeyebilir. 

Ağrı, şişme, yorgunluk ve deri döküntüleri gibi belirtileri hafifletmek için de tedaviler bulunur. Dengeli bir beslenme ve düzenli egzersiz yapmak da kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.

Otoimmün Protokol Diyeti(AIP Diyeti)

Otoimmün Protokol Diyeti(AIP), iltihaplanma, ağrı, lupus, iltihaplı bağırsak hastalığı (IBD), çölyak hastalığı ve romatoid artrit gibi otoimmün hastalıkların neden olduğu diğer semptomları azaltmayı amaçlayan bir diyettir.

AIP diyetini takip eden birçok kişi, yorgunluk, bağırsak veya eklem ağrısı gibi otoimmün bozuklukların yaygın semptomlarında azalma olduğunu bildirmiştir. 

AIP Diyeti nedir?

Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, vücudumuzdaki yabancı veya zararlı hücrelere saldıran antikorlar üretmek için tasarlanmıştır.

Otoimmün bozuklukları olan kişilerde ise, bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla savaşmak yerine sağlıklı hücrelere ve dokulara saldıran antikorlar üretir.

Bu, eklem ağrısı, yorgunluk, karın ağrısı, ishal, beyin sisi, doku ve sinir hasarı gibi bir dizi semptomla sonuçlanabilir.

Otoimmün hastalıkların, genetik eğilim, enfeksiyon, stres, iltihaplanma ve ilaç kullanımı gibi çeşitli faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Ayrıca, bazı araştırmalar, duyarlı kişilerde bağırsak bariyerinin hasar görmesinin, bazı otoimmün hastalıkların gelişimini tetikleyebilecek ” geçirgen bağırsak ” olarak da bilinen bağırsak geçirgenliğinin artmasına neden olabileceğini belirtmektedir.

Bazı yiyeceklerin bağırsak geçirgenliğini artırdığı düşünülüyor. AIP diyeti, bu yiyecekleri ortadan kaldırmaya ve bunların yerine bağırsakları iyileştirmeye yardımcı olduğu düşünülen sağlığı geliştiren, besleyiciliği yoğun yiyecekler koymaya ve otoimmün hastalıkların iltihaplanmasını ve semptomlarını azaltmaya odaklanır.

Otoimmün Diyeti Nasıl Yapılır?

Otoimmün diyeti, hem izin verilen hem de kaçınılan gıda türleri ve onu oluşturan aşamalarda paleo diyetine benzer ancak daha sert bir versiyonudur. AIP diyeti iki ana aşamadan oluşur.

Eliminasyon aşaması

İlk aşama, bağırsak iltihabına, bağırsaktaki iyi ve kötü bakteri seviyeleri arasındaki dengesizliklere veya bir bağışıklık tepkisine neden olduğu düşünülen yiyecek ve ilaçların çıkarılmasını içeren bir eliminasyon aşamasıdır.

Bu aşamada tahıllar, baklagiller, kuruyemişler, tohumlar, patlıcangiller, yumurta ve süt ürünleri gibi gıdalardan tamamen kaçınılır.

Tütün, alkol, kahve, yağlar, gıda katkı maddeleri, rafine edilmiş ve işlenmiş şekerler ve steroidal olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) gibi bazı ilaçlardan da kaçınılmalıdır.

NSAID’lerin örnekleri arasında ibuprofen, naproksen, diklofenak ve yüksek doz aspirin bulunur.

Öte yandan, bu aşama taze, besleyiciliği yoğun gıdalar, minimum düzeyde işlenmiş et, fermente yiyecekler ve kemik suyu tüketimini teşvik eder. Aynı zamanda stres, uyku ve fiziksel aktivite gibi yaşam tarzı faktörlerinin iyileştirilmesini de vurgular.

Kişi semptomlarda gözle görülür bir azalma hissedene kadar diyeti sürdürdüğü için eliminasyon aşamasının uzunluğu değişir. Ortalama olarak, çoğu kişi bu aşamayı 30-90 gün sürdürür, bazıları ise iyileşmeleri ilk 3 hafta kadar erken fark edebilir.

Yeniden giriş aşaması

Semptomlarda belirgin bir rahatlama olduğunda, yeniden giriş aşaması başlayabilir. Bu aşamada, kaçınılması gereken yiyecekler, kişinin toleransına bağlı olarak yavaş yavaş ve teker teker diyete dahil edilir.

Bu aşamanın amacı, hangi yiyeceklerin kişinin semptomlarına neden olduğunu belirlemektir. 

Bu aşamada, yiyecekler teker teker yeniden beslenmeye eklenmeli ve farklı bir yiyecek eklenmeden önce 5-7 günlük bir süre geçmelidir.

Bu süre, kişiye, yeniden giriş sürecine devam etmeden önce semptomlarından herhangi birinin yeniden ortaya çıkıp çıkmadığını fark etmesi için yeterli zaman sağlar.

Yeniden Giriş Aşaması Nasıl Uygulanır?

Otoimmün diyetin eliminasyon aşamasında kaçınılan gıdaları vücuda yeniden tanıtmak için uygulanabilecek adım adım bir yaklaşım.

Adım 1

Yeniden tanıtmak için bir yiyecek seçin. Bu yiyeceği test gününde günde birkaç kez tüketmeyi planlayın, ardından 5-6 gün tamamen tüketmeyin.

Adım 2

1 tatlı kaşığı yiyecek gibi az bir miktar yiyin ve bir reaksiyon olup olmadığını görmek için 15 dakika bekleyin.

Adım 3

Herhangi bir semptomla karşılaşırsanız testi sonlandırın ve bu yiyeceği yemekten kaçının. Semptomunuz yoksa, aynı yiyecekten biraz daha büyük bir porsiyon yiyin ve 2-3 saat boyunca nasıl hissettiğinizi izleyin.

Adım 4

Bu süre zarfında herhangi bir belirti yaşarsanız, testi bitirin ve bu yiyecekten kaçının. Hiçbir belirti görülmezse, aynı yiyeceğin normal bir bölümünü yiyin ve başka yiyecekleri tekrar eklemeden 5-6 gün bundan kaçının.

Adım 5

5-6 gün boyunca hiçbir belirti yaşamazsanız, test edilen yiyeceği diyetinize yeniden dahil edebilir ve bu 5 aşamalı yeniden giriş sürecini yeni bir yiyecekle tekrarlayabilirsiniz.

Otoimmün Beslenme

AIP diyetinin, eliminasyon aşamasında hangi yiyeceklerin yenmesi veya kaçınılması gerektiği konusunda katı kurallar vardır.

Kaçınılması gereken yiyecekler

Tahıllar

Pirinç, buğday, yulaf, arpa, çavdar vb. Bunlardan elde edilen makarna, ekmek ve kahvaltılık gevrekler gibi yiyecekler

Baklagiller

Mercimek, fasulye, bezelye, yer fıstığı vb. 

Patlıcangiller

Patlıcan, biber, patates, domates vb. 

Yumurta

Bütün yumurta, yumurta beyazı veya bu malzemeleri içeren yiyecekler

Süt ürünleri

İnek, keçi veya koyun sütü ve ayrıca bu sütlerden elde edilen krema, peynir, tereyağı veya yağ gibi yiyecekler; süt bazlı protein tozları veya diğer takviyelerden de kaçınılmalıdır.

Kabuklu yemişler ve tohumlar

Tüm kabuklu yemişler ve tohumlar ve onlardan üretilen un, tereyağı veya sıvı yağlar; kişniş, kimyon, anason, rezene, çemen otu, hardal ve hindistan cevizi gibi kakao ve tohum bazlı baharatları da içerir.

Bazı içecekler

Alkol ve kahve

İşlenmiş bitkisel yağlar

Kanola, kolza tohumu, mısır, pamuk tohumu, hurma çekirdeği, aspir, soya fasulyesi veya ayçiçek yağları

Rafine veya işlenmiş şekerler

Şeker kamışı veya pancar şekeri, mısır şurubu, esmer pirinç şurubu ve arpa malt şurubu; ayrıca bu bileşenleri içerebilecek tatlılar, soda, şekerleme, dondurulmuş tatlılar ve çikolata

Gıda katkı maddeleri ve yapay tatlandırıcılar

Trans yağlar, gıda boyaları, emülgatörler ve koyulaştırıcılar ile stevia, mannitol ve ksilitol gibi yapay tatlandırıcılar

Bazı AIP protokolleri, eliminasyon aşamasında hem taze hem de kuru tüm meyvelerden kaçınılmasını önerir. Bazıları, günde yaklaşık 1-2 porsiyon meyve anlamına gelen günde 10-40 gram fruktozun dahil edilmesine izin verir.

AIP protokollerinde belirtilmemesine rağmen, bazıları eliminasyon aşamasında spirulina veya chlorella gibi alglerden kaçınılmasını önermektedir, çünkü bağışıklık tepkisini uyarabilir.

Neler Yenir?

Sebzeler

Kaçınılması gereken patlıcangiller ve yosunlar dışında çeşitli sebzeler

Taze meyve

Ölçülü olarak çeşitli taze meyveler

Yumrular

Tatlı patates, ve enginar

Minimal işlenmiş et

Yabani av eti, balık, deniz ürünleri, sakatat ve kümes hayvanları; Eetler mümkün olduğunca yabani, otla beslenmiş veya merada yetiştirilmiş hayvanlardan elde edilmelidir.

Fermente, probiyotik açısından zengin yiyecekler

Kombu çayı, lahana turşusu, turşu ve kefir gibi süt bazlı olmayan fermente yiyecekler; probiyotik takviyeleri de tüketilebilir.

Minimal işlenmiş bitkisel yağlar

Zeytinyağı, avokado yağı veya hindistan cevizi yağı

Otlar ve baharatlar

Tohumdan türetilmedikleri sürece tüketilebilir.

Sirke

İlave şeker içermedikleri sürece balzamik, elma şarabı ve kırmızı şarap sirkesi

Doğal tatlandırıcılar

Akçaağaç şurubu ve bal, ölçülü

Belirli çaylar

Günde ortalama 3-4 fincan yeşil ve siyah çay

Kemik suyu

İzin verilmesine rağmen, bazı protokoller ayrıca tuz, doymuş ve omega 6 yağları, bal veya akçaağaç şurubu gibi doğal şekerlerin yanı sıra hindistan cevizi bazlı yiyeceklerin tüketimini azaltmayı önerir.

Otoimmün diyeti etkili mi?

AIP diyetiyle ilgili araştırmalar sınırlı olsa da, bazı kanıtlar, bazı otoimmün hastalıkların iltihaplanmasını ve semptomlarını azaltabileceğini göstermektedir.

Geçirgen bağırsağı iyileştirmeye yardımcı olabilir

Otoimmün hastalıkları olan kişilerin bağırsağı genellikle geçirgendir ve uzmanlar, yaşadıkları iltihaplanma ile bağırsaklarının geçirgenliği arasında bir bağlantı olabileceğini düşünüyor.

Sağlıklı bir bağırsak tipik olarak düşük bir geçirgenliğe sahiptir. Bu, iyi bir bariyer görevi görmesine, yiyecek ve atık kalıntılarının kan dolaşımına sızmasını önlemesini sağlar.

Fakat geçirgen veya sızdıran bir bağırsak, yabancı partiküllerin kan dolaşımına geçerek muhtemelen iltihaplanmaya neden olur.

Buna paralel olarak, yiyeceklerin bağırsağın bağışıklığını ve işlevini etkileyebileceğine ve bazı durumlarda iltihaplanma derecesini azaltabileceğine dair artan kanıtlar da var.

Bilimsel kanıt şu anda sınırlı olmasına rağmen, birkaç çalışma, AIP diyetinin, belirli otoimmün bozuklukları olan bir grup insan arasında, iltihaplanmayı veya bunun neden olduğu semptomları azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.

Bazı otoimmün bozuklukların iltihaplanmasını ve semptomlarını azaltabilir

Bugüne kadar, AIP diyeti küçük bir grup insanda test edildi ve görünüşte olumlu sonuçlar verdi.

Örneğin, IBD’li 15 kişide yapılan 11 haftalık bir çalışmada AIP diyetinde, katılımcılar çalışmanın sonunda IBD ile ilgili semptomların önemli ölçüde daha az olduğunu bildirdi. Bununla birlikte, iltihap belirteçlerinde önemli bir değişiklik gözlenmedi.

Başka bir çalışmada, tiroid bezini etkileyen bir otoimmün bozukluk olan Hashimoto tiroiditi hastalığına sahip 16 kadın, 10 hafta boyunca AIP diyetini takip etti. Çalışmanın sonunda, iltihaplanma ve hastalıkla ilişkili semptomlar sırasıyla % 29 ve% 68 azaldı.

Katılımcılar ayrıca tiroid fonksiyonu ölçümlerinde önemli farklılıklar olmamasına rağmen yaşam kalitelerinde önemli iyileşmeler bildirdiler.

Umut verici olmasına rağmen, çalışmalar küçük ve azdır. Ayrıca, bugüne kadar, sadece otoimmün bozuklukları olan küçük bir grup insan üzerinde gerçekleştirildi. Bu nedenle, güçlü sonuçlar çıkarılmadan önce daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Otoimmün Diyetin Olumsuz Yönleri 

AIP diyeti bir eliminasyon diyeti olarak kabul edilir, bu da onu çok kısıtlayıcı hale getirir ve özellikle eliminasyon aşamasında bazıları için takibi zorlaştırır.

Bu diyetin eliminasyon aşaması, insanların bir restoran veya arkadaşının evi gibi sosyal ortamlarda yemek yemesini zorlaştırarak sosyal izolasyon riskini artırabilir.

Ayrıca, bu diyetin, otoimmün bozuklukları olan tüm insanlarda iltihaplanmayı veya hastalıkla ilişkili semptomları azaltacağına dair hiçbir garantisi olmadığını da belirtmek gerekir.

Bununla birlikte, bu diyetin ardından semptomlarda bir azalma yaşayanlar, semptomları geri getirebileceğinden korktuğu için yeniden giriş aşamasına geçme konusunda tereddüt yaşayabilir.

Eliminasyon aşamasında kalmak günlük besin gereksinimlerini karşılamayı zorlaştıracağından bu, kişi için büyük bir risk oluşturur. Bu nedenle, bu aşamada çok uzun süre kalmak, besin eksiklikleri geliştirme riskini artırır ve zamanla sağlığın bozulmasına neden olur.

Bu nedenle yeniden giriş aşaması çok önemlidir ve atlanmamalıdır.

Otoimmün Diyetini Denemeli misin? 

AIP diyeti, iltihaplanma, ağrı veya otoimmün hastalıkların neden olduğu diğer semptomları azaltmaya yardımcı olmak için tasarlanmıştır.

Bu nedenle, lupus, IBD, çölyak hastalığı veya romatoid artrit gibi otoimmün hastalıkları olan kişiler için en iyi sonucu verebilir.

Otoimmün hastalıklar iyileştirilemez ancak semptomları kontrol edilebilir. AIP diyeti, hangi yiyeceklerin hangi semptomları tetikleyebileceğini belirlemeye yardımcı olarak semptomları kontrol etmeyi amaçlamaktadır.

Bu diyetin etkinliğine ilişkin kanıt şu anda IBD ve Hashimoto hastalığı olan kişilerle sınırlıdır. Diğer otoimmün hastalıkları olan kişiler de bundan yararlanabilir.

Özellikle bir diyetisyen veya başka bir tıp uzmanının gözetiminde yapıldığında, diyetin olumsuz yanları azdır.

AIP diyetini denemeden önce mutlaka profesyonel bir destek almalısınız.


80’den fazla farklı otoimmün hastalık var. Otoimmün hastalığı olanlar bize yorum yazabilir.

Yazıyı Paylaşın!!!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir